MARCUS HARVEY- "MYRA" |
Ebru Nalan Sülün
Tophane’deki “Çıplak Ayaklar Stüdyosu- Çıplak Ayaklar Kumpanyası”, 13 Eylül- 1 Ekim 2011 tarihleri arasında küratörlüğünü Sevil Dolmacı’nın yaptığı “Deneme II: Patalojik Arzular” sergisi ile karşımızda. Serginin ilki “Deneme I: Bağlamsız” ismi ile 2009 yılında 11.İstanbul Bienali paralelliğinde açılmıştı.
Proje 300, iki sanatçı ve bir müzik grubundan oluşan bir sanatçı kolektifi.Grup üyeleri , izleyenlere alışık olmadıkları bir deneyim yaşatmaya çalışıyor.”Patolojik Arzular”; çağrışım yaptığı üzere realite hikayelerinin aktörlerini izleyenlere sunmayı ön görüyor. Serginin başrolünde seri katiller var. Mekanda izleyenler çirkinliğe ek olarak korkutucu, ürpertici bir mekan ile karşılaşıyorlar ve iğrenme güdüsü ile doluyorlar. Mekanın hastalıklı ve ürpertici olmasının en önemli sebeplerinden birisi de mekanı dolduran her hikayenin,sesin, kahramanın gerçeği yansıtıyor olması. Proje 300; Marcus Harvey’in “Myra” isimli çalışmasını referanslayarak ikonlaştırdığı seri katilleri,onların ruhi çözümlemelerini,bu korkunç ikonların ikon olma hallerini ve bu sürecin nedenselliklerini okumaya çalışıyor.1995 yılında Marcus Harvey’un Andy Warhol’un pop ikonlarından ilham alarak yaptığı “Myra” çalışması sergilendiği yıllarda büyük tartışmalara yol açmıştı.Çünkü;Myra Hindley çocukları işkence ile öldüren ve onların seslerini kaydedip belgeleyen bir katil idi.Buna rağmen belli çevrelerde dini politikalar sonucunda Myra’nın özgür kalmasını isteyen gruplar sanatçıya ilham olmuş ve Harvey bu durumdan etkilenerek bir katili popüler bir imgeye dönüştürmüştü.
Sergide yer alan;Türk, Ukraynalı,Amerikalı ve İngiliz katillerin ortak özellikleri kesici aletler kullanarak cinayet işlemek,bedenin bütünlüğünü değiştirmek,organları parçalamak,cinsel sapkınlıklara sahip olmak,mutsuz çocukluk dönemi, genç ve çocuk kurbanları seçmiş olmaları.
Sergide;Tornavidacı Katil olarak bilinen Yavuz Yapıcıoğlu,Palyaço Katil Jhon Wayne Gacy, kocalarını öldüren Marianne Cotton, çocuk ve kadın katili Andrey Çikatilo’nun pop yıldızı gibi ikonlaştırılmış portrelerine ek olarak katillerin fetişleştirdikleri objeler yardımı ile de gerçekliğin dozu arttırılmaya çalışılıyor. Küratör metninde de belirtildiği üzere: “… Patolojik Arzular, korkunun estetiğini oluşturmaya çalışan deneysel bir projedir. Projenin çıkış noktası son yıllarda artan hastalıklı arzuların sebep olduğu cinayet haberleri olmuştur. Zevk için adam öldüren, tehlike arayan, cinsel deneyimden özellikle tecavüzden tatmin sağlayan şehvet katilleri hemen hemen her gün gazetelerin bir köşesinde ya da televizyon programlarında yerini alır…”.
Mekanda kullanılan fetişt objeler, mekan düzenlemesine ek olarak, mekanda ses enstalasyonunun dozu da kullanılan diğer pratiklerle aynı amacı taşıyor. Mekana yayılan seslerde takınılan tavır; çığlıklar, katillerin ses kayıtları ve diğer seslerle deneyselleşiyor. Tiksinmek, ürpermek, korkmak ve ayrıca gerçek ile karşılaşmak.
Bedeni ortadan kaldıran da bir bedenin kendisi olduğuna göre kimin kimden üstün olduğu, bu üstünlüğün neye göre belirlendiği ve nasıl şekillendiği, bedenler arası iletişim, yok etme ve yok olma halleri aslında serginin ana ekseninde duran problemler. Ruhsal çözümlemelere de açık olan serginin korku ve dehşet limitlerini zorladığını söylemeliyim...
* Bu yazı 29 Eylül 2011 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır (syf:14).
* Bu yazı 29 Eylül 2011 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır (syf:14).