Ebru Nalan SÜLÜN
Türkiye’de fotoğraf dalında lisans eğitimi gören öğrencileri desteklemek ve teşvik amacıyla Elisa ve Haluk Soykan tarafından 2010 yılında A.B.D.de kurulan “Moon and Stars Project”, “The American Turkish Society”tarafından yönetilmekte olan ve “Turkish Philanthropy Funds” altında kurulmuş olan“Genç Fotoğrafçılar Ödülü” bu yıl ikinci kez sahiplerini buldu. Bu sene “Genç Fotoğrafçılar Ödülü’nü Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü öğrencisi Tuncay Çetin’in aldığı ödüle ek olarak ayrıca iki mansiyon ödülüne de Bilgi Üniversitesi’nden Emir Özşahin ve Okan Üniversitesi’nden Mahmut Koyaş layık görüldüler. Genç Fotoğrafçıların seçimini yapan Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nden Sn. Anne Havinga ile Sn. Karen Haas seçim süreciyle ilgili olarak şu açıklamayı yaptılar:“Biz Amerikalı küratörler için büyüleyici olan fotoğraf dalının ortak özelliklerinin, tamamen farklı kültürler arasında da olduğunu görmek ve fotoğrafların içinde bulunan Türk öğelerini keşfetmek istiyoruz.Bu sene Türkiye genelinde 12 farklı üniversitenin fotoğrafçılık programlarından toplam 22 başvuru geldiğini ve bunların kalitesinin ilk yıl olduğundan daha güçlü olduğunu belirtmekten memnuniyet duyuyoruz. Bu yüzden aralarından tek bir kazanan seçmekte normalde olacağından daha fazla zorluk çektik. Birincilik ödülünü kazanan Tuncay Çetin yerel bakım evinde kalan Alzheimer hastalarının inkar edilemeyecak kadar hüzünlü portre dizisini sunarken,başlıklarda ve açıklama metinlerinde de sübjeleriyle ilgili hassasiyetle yaptığı açıklamalarla, onları marjinal hissettirmemeye özen göstermiş.Tuncay Çetin’in siyah-beyaz fotoğrafları güzel baskı kalitesi, aşırı yakın çekimler ve sıkıca kırpılmış komposizyonlar ile daha da güçlü kılınmışlar.
Bu imajlardaki güç ve olgunluk onları açıkça ilk seçimimiz yapmıştır”.
Bu imajlardaki güç ve olgunluk onları açıkça ilk seçimimiz yapmıştır”.
Tuncay Çetin’in genç ruhuna tezatlık oluşturan yaşlı beyinlerle olan bilinç iletişimi oldukça düşündürücü enerjiler yayıyor. Fotoğraf sanatının anı sabitleme özelliği ile Alzheimer’in hafızadan yoksunlaştırma süreci ilginç bir ilişkinin doğmasına neden oluyor. Fotolarda izlenen yaşlı bedenlerin artık hayatta olmadığını bilmenin hüznü ve tüm fotolarla izleyenler arasında metinler yoluyla kurulan ilişki Tuncay Çetin’in fotoğraflarının algı düzeyini farklı boyutlara taşıyor. Örneğin Çetin; Babaanne fotoğrafı için “Babaanne.Duruşu,ses tonu, bakışı ona babaanne lakabından başka hiçbir lakabın yakışmayacağını haykırıyor. Elinde örgüyle fotoğrafçıyı karşılarken hem heyecanı hem de hayal kırıklıklarını bize yansıtıyor. Heyecanı, fotoğrafçıyı polis sanmasıyla başlıyor. Alt dişlerini gösteriyor ve onların çalındığını söylüyor. Biraz öfkeli biraz da masum bir tavırla hırsızların yakalanmasını ve dişlerine kavuşmayı istiyor. Fotoğrafçı, Münire Hanımı tam kalan üst dişlerini gösterirken yakalıyor. Hayal kırıklığı ise örgüyü gösterip kim için diye sorulduğunda titreyen bir sesle “Gelmedi mi çocuklar?” deyişinde saklı. Uzun cümle kurmuyor ama kurarsa mutlaka çocuklarına yer veriyor. Fotoğraf çekildikten üç ay sonra kalbine yenik düşüyor babaanne. Örgü yarım kalıyor.” gibi referans metinlere yer veriyor. 5- 18 Kasım 2011 tarihleri arasında İstanbul Fotoğraf evi’nde izlenebilecek sergi genç Türk fotoğraf sanatının ivmesini sunması açısından önem taşıyor. Tuncay Çetin bu sergiye paralel olarak Alzheimer Projesi’ni ayrıca 14-20 Kasım 2011 tarihleri arasında Antalya-Migros Alışveriş Merkezi’nde izleyenlere sunuyor.
*Bu metin 17.11.2011 tarihinde Cumhuriyet Gazeyesi'nde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder