Sayfalar

17 Aralık 2010 Cuma

Tophane-Outlet’de “burdayım”

                                                                                                           Ebru Nalan SÜLÜN

Türkiye’de sanatın, siyasal, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla tartışılmasına yol açan
21 Eylül’de Tophane’de yaşanan mahalle saldırılarına maruz kalan galerilerden olan Outlet/ İhraç Fazlası Sanat; olay sonrası Bengü Karaduman’ın “buradayım” sergisi ile tekrar ayağa kalktı.
Bengü Karaduman’ın Türkiye’de açtığı ilk solo sergisi olma özelliğini de taşıyan “buradayım”da sanatçı;gerçeklik ve bu gerçekliğe farklı katmanlardan bakan bir bireyin düşünsel boyutunu yine çok katmanlı bir dil ile sunuyor.Sergi; bireyi sorgularken kendi gerçekliğinden ve bireyselliğinden yola çıkan sanatçının son dönem video- heykel ve neon çalışmalarından oluşuyor.
Karaduman, ele aldığı çok katmanlı gerçekliği üç ayrı düzlemde, üç ayrı odada ele alıyor. Güncel gerçeklikler serginin birinci bölümünü oluşturuyor. Rüyalar, hayaller serginin ikinci bölümünü, gerçekliklere olan bakış ise; üçüncü bölümü oluşturuyor. Ele aldığı gerçekliği konstrüksiyon olarak değerlendiren sanatçı; aslında bireyin sahip olduğu araçlardan üçünü; nesnel düşünme, bilinçaltı ve dünya görüşümüzü beslediğimiz kaynaklar vasıtasıyla gerçekliğin görünürlülük ivmesini sorguluyor.
Serginin katmanlaşan anlatım diline bakıldığında ilk bölüm; iki boyutlu siluet animasyonlardan oluşan videolar aracılığıyla yansıtılıyor. Mekanda, videonun alışılmış yüzey değerlerinin farklılaştırılıp dönüştürülmüş katmanlar üzerine yansıtılması önemli. Sanatçı; ağ gibi düzenlediği iplerden oluşan çok katmanlı bir yüzeye yansıttığı videosunda, bedenin sınırlarının dışında oluşan göreceli gerçeklikleri “Tenimin Dışında” ismi ile güncel yaşamımızda karşılaştığımız olaylar, duyduğumuz haberleri sorguluyor. Ofiste birbirleri ile kavga eden beyaz yakalılar- av iken avcı konumuna sıçrayan kızgın boğa gibi bizden bağımsız ama medya aracılığıyla bireye yansıyan dinamikler yansıtılıyor.
Serginin ikinci mekanında, bir ayna ve neon ışığı kullanılıyor. Bu bölümde Karaduman; dış ses olarak maruz kaldığımız gerçeklikleri yorumlarken sahip olduğumuz kurgu gücünü sözdizimsel mantık kullanarak yansıtıcı ayna yoluyla gösteriyor. Burada; bireyin kendi dünyasını yaratma özgürlüğü ve kolektif bilincin dışında bireyin homojen çevresinde yarattığı öznel alanlar sorgulanıyor.
Serginin üçüncü bölümünde ise; bilinçaltının sonucu oluşan rüyalar ele alınıyor. Düşünmenin bir yolu bilinçaltı; gerçek hayat dinamiklerinin, verilerin netleştiği bir düzlemdir. Sanatçı;poliüretan heykeller ve video dili ile anlattığı bilinçaltı katmanını üç tema ile ayrıştırıyor.”Ödül ve ceza”,“dikkati kendine yöneltmek”,“yerini aramak” olarak ayrışan düzenleme;heykel ve videonun bütünselliği,mekanla olan diyalogu ile farklılık yaratıyor.
Serginin önemi; mekan ile kurduğu diyalog, izlediği ikonografik dil, çok katmanlı tema ile uyum sağlayan katmanlı anlatım yolları ile artıyor.Sanat ortamında –geçici- toplumsal bir travmaya sebep olan Tophane baskınından sonra Karaduman’ın son dönem video, heykel ve neon çalışmalarından oluşan “burdayım” isimli ilk solo sergisi 9 Kasım – 18 Aralık tarihleri arasında Outlet’te görülebilir.



* Bu yazı Cumhuriyet Gazetesi 17 Aralık 2010 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

5 Aralık 2010 Pazar

ARTER ‘DE BEKLENEN SERGİ


Ahmet Öğüt-Kara Elmas

Hafriyat-Murat Akagunduz-Cehennem Cennet

Halil Altindere-Portrait of a Dealer.
                                                                                           Ebru Nalan SÜLÜN




Arter “Starter” dan sonra beklenen ikinci sergisini “Second Exhibition” adı ile 27 Kasım 2010 tarihinde izleyenlerle buluşturdu. “Starter” ile çok sesli bir eleştiri yumağının arasında yolunu çizmeye başlayan Arter; “İkinci Sergi” ile istisnai bir başlangıcı da yapmış oldu.

Emre Baykal’ın küratörlüğünü üstlendiği sergide; .-_-.,Halil Altındere,Burak Arıkan, Volkan Aslan,Vahap Avşar,Banu Cennetoğlu –Yasemin Özcan Kaya,Ayşe Erkmen,Hafriyat (Murat Akagündüz,Antonio Cosentino,Extramücadele,İnci Furni,Mustafa Pancar),Ali Kazma, Aydan Murtezaoğlu –Bülent Şangar,Ahmet Öğüt,İz Öztat,Cengiz Tekin ve Canan Tolon yer alıyorlar.

“İkinci Sergi”;ilk koleksiyondan bağımsız olan ve kurumsallık açısından Arter’in bundan sonraki duruşu hakkında referans veren bir sergi olması nedeniyle de önem taşıyor. Ayrıca bir sanat kurumunun sanatsal ardışıklığı ve kurumsal sürekliliğine de gönderme yapan sergi profili; sayısal ölçütler-kurumsal ölçütler arasında yaşanan çarpışma-ayrışmalara da ironik bir dille işaret ediyor.

Emre Baykal; Contemporary İstanbul 2010 ile de kanıtlanan çağdaş Türk sanatının yükselen ivmesinin yanında genç Türk sanatçıların da yükselen değerlerinin belli ki farkında. Sergide yer alan sanatçıların yaş ortalamalarının ve dinamiklerinin paralelliği sergide umut verici bir enerjinin oluşumunu da sağladı.Ayrıca; sergi çalışmaları içerisinde yıldızlaşan işler ve yıldız isimler de yine gözden kaçmadı.Ahmet Öğüt; yaratıcı zekasını kullandığı “Kara Elmas” yerleştirmesinde önemli referansları kullanması,izleyici-kurum ile oluşturduğu interaktif bağları ile serginin yıldızlaşan isimlerinden biri idi.“Kara Elmas”;sanatçının Temmuz 2010’da Eindhoven’daki Van Abbemuseum’da başlattığı ve ARTER’e uyarlandığında Hollanda’daki sunumu halen sürmekte olan,oldukça yeni bir proje.Sanatçı, bu projede sergi mekanının duvarından aldığı bir parçayı tonlarca kömürün içine saklıyor. Duvarda yer alan boşluğa ise; küçük bir elmas parçası yerleştiriyor. Bu parçacığı bulana da elması vaat ediyor. Böylece Öğüt; sergi izleyenine de kurum ile bağ kurmayı teklif ediyor. Bu teklife sergi açılış tarihinden itibaren talep oldukça fazla idi. Zorlu çabalardan sonra bir üniversiteli kömürler arasındaki duvar parçasını buldu ve elmasın sahibi oldu.Ahmet Öğüt’ün yerleştirmesindeki interaktif duruşun,ironik anlam kaymalarının ve kaygılarının izleyen üzerindeki etkisi tartışılmaz…

Sergide yer alan;Halil Altındere’nin“Portrait of a Dealer”ı;kendi içerisinde tartışılır,belki de bir tarih yazan yerleştirme.Contemporary İstanbul’da da fuarın en gözde eseri olarak değerlendirilen yerleştirme yeni bir tarih sayfasının açılımını sağlıyor.Fuar’da yer alan işin ikinci bir edisyonu olan video;Yahşi Baraz’ın kafasına geçirilmiş Burhan Doğançay’ın resminden oluşuyor.Fakat,Baraz’ın yüzüne yansıyan ifadenin önemli anlamlar ve yollar açtığı kuşkusuz.Türkiye’de bir devrin kapandığını haber veren video, cesur, açık ve direkt anlatım dili ile daha çok konuşulacağa benziyor.

“İkinci Sergi” ‘nin oluşturduğu önemli bir birliktelik ise; sergide var olan Hafriyat Grubu idi. Hafriyat grubu, özgür bir sanatçı insiyatifi olarak küratörlü bir sergide kendi bağımsızlığını ve özerkliğini bir kez daha ilan etmiş oldu. Son yıllarda galerilere bir alternatif oluşturan insiyatiflerin bu duruştan sonra kurumsal mekanlarla olan diyalogları hangi açıları oluşturacak? Bu sorunun cevabını da zaman gösterecek.Emre Baykal;sanatçı grubuna bir insiyatifi de dahil ederek kurumlar arası ilişkiyi,özerklik,bağımsızlık ya da bağımlılık konusunu alt söylemlerle tartışmaya açmış oldu.

27 Şubat 2011 tarihine kadar devam edecek olan sergi;çok katmanlı kurumsallık söylevleri ve diğer yerleştirmeleri ile sizleri bekliyor…


*Bu yazı 5 Aralık 2010 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır.